Tüzel kişilere yapılan tebliğ

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/23217 K. 2009/3984 T. 26.2.2009

• TÜZEL KİŞİLERE YAPILAN TEBLİGAT ( Yetkili Kişiye Yapılacağı – Yoksa Memur veya Müstahdeme Yapılarak Bu Hususun Tebligat Belgesinde Açıklamalı Olarak Belirtileceği )
• SATIŞ İLANI ( Borçluya Usulsüz Tebliği – İhalenin Feshi Sebebi Olduğu )
• İHALENİN FESHİ ( Satış İlanının Borçluya Usulsüz Tebliği – İhalenin Feshi Sebebi Olduğu )

7201/m. 1213

Tebligat Tüzüğü/m. 18
ÖZET : Tüzel kişilere tebligat yetkili temsilcilerine yapılır. Tebliğ alacak yetkili kişi o sırada işyerinde bulunmuyor ise, tebliğ evrakı işyerinde bulunan memur veya müstahdeme verilir ve bu husus tebligat belgesinde açıklamalı olarak belirtilir. 
Bu kurallar uygulanmadan gerçekleştirilen tebligat usulsüzdür. Satış ilanının borçluya usulsüz olarak tebliğ edilmiş olması başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Verilen karar bozmayı gerektirir. 
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; şikayetçi borçlu adına çıkarılan satış ilanı tebliği, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun tüzel kişilere tebligatı düzenleyen 12. ve 13. maddelerine ve Tüzüğün 18. maddesine uygun olarak yapılmamıştır. Anılan Kanunun 12. maddesine göre; hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de; tebliğ yapılacak bu kişiler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerine iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde, ancak o zaman, tebliğ arada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birisine yapılır. Tebligat Tüzüğü’nün 18. maddesinde selahiyetli kişilerin bulunmadığının tebligat belgesinde gösterilip, bunun açıklanması lüzumu hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, tebligat belgesinin incelenmesinde; anılan yasa hükümlerine uyulmadığı belirlendiğinden, tebligat işlemi usulsüzdür. ( HGK.’nın 22.6.1988 tarih ve 1988/12-266 )
Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre, borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
Açıklanan nedenlerle Mahkemece istemin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 26.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/14436 K. 2008/17953 T. 21.10.2008

• TÜZEL KİŞİLERE TEBLİGAT ( Borçlu Şirket Yetkilisinin Bulunmadığı Belirtilmeden Doğrudan Doğruya Temsil Yetkisi Olmayan Şirket Çalışanına Yapılan Tebligatın Usulsüz Olduğu )
• YETKİLİ TEMSİLCİ ( Borçlu Şirket Yetkilisinin Bulunmadığı Belirtilmeden Doğrudan Doğruya Temsil Yetkisi Olmayan Şirket Çalışanına Yapılan Tebligatın Usulsüz Olduğu )
• USULSÜZ TEBLİGAT ( Borçlu Şirket Yetkilisinin Bulunmadığı Belirtilmeden Doğrudan Doğruya Temsil Yetkisi Olmayan Şirket Çalışanına Yapılan Tebligat )
• TEBLİGAT ( Usulsüz Olsa Dahi Muhatap Öğrenmiş İse Tebliğ Geçerli Sayıldığı – Yetkili Olmayan Personel Huzurunda Yapılan İşlemler Tebliğ Anlamına Gelemeyeceği )

7201/m.12,13,32

ÖZET : Borçlu şirket yetkilisinin bulunmadığı belirtilmeden doğrudan doğruya temsil yetkisi olmayan şirket çalışanına yapılan tebligat usulsüzdür. Tebliğ usulsüz olsa dahi muhatap öğrenmiş ise tebliğ geçerli sayılır. Yetkili olmayan personel huzurunda yapılan işlemler tebliğ anlamına gelemez.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu isle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ; yapılacak bu kişiler herhangi bir sebeple mutat is saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birisine yapılır. Tebligat Nizamnamesinin 18. maddesinde de selahiyetli kişilerin bulunmadığının tebliğ mazbatasında gösterilmesi lüzumu hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda Borçlu R. Uluslararası Tas. ve Tic. AŞ. ne gönderilen 13 örnek Ödeme emri “genel müdür Sarp” imzasına tebliğ edilmiştir. Alacaklı vekilince sunulan Beyoğlu 5. Noterliğince düzenlenen 01.09.2006 tarih ve 6457 yevmiye nolu imza sirkülerine göre Sarp’ın borçlu şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Tebligat Tüzüğü’nün 18. maddesine aykırı olarak borçlu şirket yetkililerinin tebligat tarihinde adreste bulunmadığı belirlenmeden doğrudan doğruya temsil yetkisi bulunmayan şirket çalışanına yapılan tebligat usulüne uygun bulunmamaktadır. Bu ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 22.06.1988 tarih 1988/12-266 sayılı kararında da kabul edilmiştir.
7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihi bildirilmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Muhatabın usulsüz tebliği daha Önce öğrendiği yazılı belge ile ispatlanabilir, Bu bildirimin doğru olmadığı hususunda tanık dinlenemez ise de, Öğrenme tarihi ile ilgili olarak yazılı belge sunulması halinde tebliğ tarihinin buna göre düzeltilmesi zorunludur. İcra takip dosyasında 25.01,2008 tarihinde yapılan haciz işlemi sırasında hazır olan müdür yardımcısı Serkan da yukarıda belirtilen imza sirkülerine göre borçlu şirketi temsile yetkili olmadığından, adı geçenin huzuru ile yapılan haciz nedeniyle borçlunun takibi öğrendiğinin kabulü de mümkün değildir.
Ayrıca seçilen takip şekline göre icra dairesine itiraz edilmemesi adı geçenin tebliğ tarihinin usulsüz olduğu şeklindeki isteminin incelenmesini engellemez. Zira bu durumda borçlunun kesinleşmeden önce yapılan hacizlerin kaldırılması mal beyanında bulunma süresi, derece kararındaki sırası gibi nedenlerle böyle biri talepte hukuki yararı vardır. ( HGK.’nun 27.6.2001 tarih ve 2001/12-543 Esas 2001/560 karar )
O halde Mahkemece şikayetin kabulü ile 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince şikayet tarihi olan 28.03.2008 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü yerine yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21.10.20089 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

 T.C

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/11889
K. 2006/642
T. 2.2.2006
• TÜZEL KİŞİYE TEBLİGAT ( Selahiyetli Mümessillerine Yapılması Gereği )
• TÜZEL KİŞİNİN TEMSİLCİSİ ( İş Saatlerinde İş Yerinde Bulunmadıkları veya O Sırada Evrakı Bizzat Alamayacak Bir Halde Oldukları Takdirde Tebliğin Tüzel Kişinin O Yerdeki Memur veya Müstahdemlerinden Birine Yapılması Gereği )
• İŞ SAATLERİNDE İŞ YERİNDE BULUNMAMA ( Tebliğin Tüzel Kişinin O Yerdeki Memur veya Müstahdemlerinden Birine Yapılması Gereği )
7201/m.12,13
Tebligat Tüzüğü m.17,18 

ÖZET : Tebligatın tüzel kişinin selahiyetli mümessillerine yapılması, tebligat yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılması gerekir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmesi nedeni ile dava temerrütten tahliye isteğine ilişkin olup, uyuşmazlığın niteliğine göre duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Tebligat Yasası’nın 12. ve 13. Tebligat Tüzüğü’nün 17. ve 18. maddeleri tüzel kişilere yapılacak tebligat hususunu düzenlemiş olup, anılan madde hükümlerine göre tebligatın tüzel kişinin selahiyetli mümessillerine yapılması, tebligat yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılması gerekir.

Olayımızda, davalı şirket adına çıkarılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye borçlu şirketin yetkili temsilcilerinin hangi nedenle tebligatı alamayacak durumda oldukları belirtilmeksizin ” şirketin işçisi Z. S.” imzasına tebliğ edilmiştir. Bu durumda davetiyenin Tebligat Yasası ve Tebligat Tüzüğü hükümlerine göre usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği kabul edilemez. Borçluya usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.