19 Eylül

NAFAKA YÜKÜMLÜSÜNÜN EKONOMİK DURUMUNUN DEĞİŞMESİNDE KENDİ KUSURU OLMASI

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/21148
K. 2014/6365
T. 28.4.2014

* NAFAKA YÜKÜMLÜSÜNÜN EKONOMİK DURUMUNUN DEĞİŞMESİNDE KENDİ KUSURU OLMASI ( Nafakanın Azaltılması Davası – Davacının İşten Ayrıldığı Şirkete Müzekkere Yazılarak Boşandığı Yıl Ne Kadar Maaş Aldığının ve Ne Zaman Hangi Gerekçeyle Ayrıldığının Sorulacağı/Davacının Şirketten Kendi İsteğiyle Ayrılması Halinde Kimse Kendi Kusurundan Faydalanamayacağından Davanın Reddedileceği )

* NAFAKANIN AZALTILMASI DAVASI ( Davalının Ekonomik Durumunun Değişmediği – Davacının İşten Ayrıldığı Şirkete Müzekkere Yazılarak Boşandığı Yıl Ne Kadar Maaş Aldığının ve Ne Zaman Hangi Gerekçeyle Ayrıldığının Sorulacağı/Davacının Şirketten Kendi İsteğiyle Ayrılması Halinde Kimse Kendi Kusurundan Faydalanamayacağından Davanın Reddedilmesi Gerektiği )

* İŞİNDEN İSTİFA EDEN NAFAKA YÜKÜMLÜSÜNÜN NAFAKASININ AZALTILMAMASI ( Nafakanın Azaltılması Davası/Davacının İşten Ayrıldığı – Kendi İsteğiyle Ayrılması Halinde Davanın Reddedileceği/Kimsenin Kendi Kusurundan Faydalanamayacağı )

* KİMSENİN KENDİ KUSURUNDAN FAYDALANAMAYACAĞI İLKESİ ( Nafakanın Azaltılması Davası - Davacının İşten Ayrıldığı Şirkete Müzekkere Yazılarak Boşandığı Yıl Ne Kadar Maaş Aldığının ve Ne Zaman Hangi Gerekçeyle Ayrıldığının Sorulacağı/Kendi İsteğiyle Ayrılması Halinde Davanın Reddedileceği )

4721/m. 176/4

ÖZET : Davada, yoksulluk nafakasının, nafaka yükümlüsü davacının gelirindeki azalma nedeniyle indirilmesi talep edilmiştir.

Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın azaltılmasına karar verilebilir.

Boşanma davasından sonra davacının ekonomik ve sosyal durumunda herhangi bir değişikliğin olmadığı, davacının ise boşanma davası sırasında çalıştığı şirketten ayrıldığı, davalıdan boşandıktan 18 gün sonra yeniden evlendiği anlaşılmaktadır. Davacının boşanma davası sırasında çalıştığı şirkete müzekkere yazılarak, boşanma davasının derdest olduğu yıl davacının aylık ne kadar maaş aldığı, şirketten ne zaman, hangi gerekçeyle ayrıldığı hususlarının sorulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, davacının şirketten kendi isteğiyle ayrıldığının tespiti halinde ise hiç kimsenin kendi kusurundan faydalanamayacağı ilkesinden hareketle davanın reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada; aylık 3.000,00 TL olarak ödemekte olduğu yoksulluk nafakasının, nafaka yükümlüsü davacının gelirindeki azalma nedeniyle aylık 200,00 TL’ye indirilmesi talep edilmiştir.

Davalı taraf; tarafların anlaşmalı boşandıklarını, nafaka miktarının tarafların özgür iradeleriyle belirlendiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece; mevcut gelir durumuna göre davacıdan aylık 3.000,00 TL nafaka ödemesinin beklenemeyeceği, şartların değişmesi halinde nafakanın azaltılabileceği gerekçesiyle nafakanın aylık 500,00 TL’ye indirilmesi cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Dava; yoksulluk nafakasının indirilmesi istemine ilişkindir.

Türk Medeni Kanunu’nun 176/4. maddesi gereğince; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın azaltılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda iradın azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.

Buna göre bu tür davalarda sağlıklı bir yargılama yapılabilmesi için öncelikle; tarafların boşanma davası sırasındaki mali durumlarıyla nafakanın azaltılması davasının açıldığı sıradaki mali durumların tam olarak saptanıp karşılaştırılması, ardından nafakanın indirilmesini gerekli ve haklı kılacak bir değişimin olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir.

Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 2000 yılında evlenip; 2009 yılında anlaşmalı boşandıkları; çocuklarının olmadığı, boşanma protokolü ile davacının davalıya aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasını ödemeyi kabul ettiği, 1968 doğumlu davalı F.in …’de akademisyen olduğu, bu işten aylık 2.000,00 TL gelir elde ettiği, tek başına yaşadığı, aylık 1.000,00 TL kira ödediği, boşanma davasından sonra ekonomik ve sosyal durumunda herhangi bir değişikliğin olmadığı, davacı M.’nin ise … Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştığı, aylık kazancının 1.312,50 TL olduğu, boşanma davası sırasında çalıştığı şirketten ayrıldığı, davalıdan boşandıktan 18 gün sonra yeniden evlendiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece öncelikle; davacının boşanma davası sırasında çalıştığı şirkete müzekkere yazılarak, boşanma davasının derdest olduğu 2009 yılında davacının aylık ne kadar maaş aldığı, şirketten ne zaman, hangi gerekçeyle ayrıldığı hususlarının sorulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, davacının şirketten kendi isteğiyle ayrıldığının tespiti halinde ise hiç kimsenin kendi kusurundan faydalanamayacağı ilkesinden hareketle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.