29 Ağustos

Kiracının mecuru teslimi ile ilgili ispat şartı

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/10233

K. 2005/1344

T. 22.2.2005

• İTİRAZIN İPTALİ ( Kira Bedellerinin ve Apartman Aidatlarının Ödenmemesi Üzerine Başlatılan İcra Takibine Vaki İtiraz )

• KİRA İLİŞKİSİNİN SONA ERDİRİLMESİ İÇİN KİRACI TARAFINDAN ÇEKİLEN İHTARNAME ( İhtarın Kira Sözleşmesinin Yenilenmesinden Sonra çekilmesi Nedeniyle Hüküm İfade Etmemesi )

• MECURUN TESLİMİ ( Kiracının Mecuru Teslim Ettiğini Kanıtlayamaması Nedeniyle Kiralayanın Beyanına İtibar Edilmesinin Gerekmesi )

• İSPAT YÜKÜ ( Kiralananın Teslim Edildiğinin Kiracı Tarafından İspatlanamaması Durumunda Kiralayanın Beyanına İtibar Edilmesinin Gerekmesi )

2004/m.269

818/m.266

ÖZET : Uyuşmazlık kiralananın boşaltıldığı tarih ile talep edilen kira miktarına ilişkindir. Davalı her ne kadar 01.03.2002 tarihinde gönderdiği ihtarname ile akdi yenilemeyeceğini ileri sürmüş ise de bu ihtarı keşide eden davalı değil, HCI Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti.’dir. Bir an için ihtarın davalı tarafından keşide edilmiş olduğu kabul edilse dahi sözleşme yenilendikten sonra keşide edildiğinden hukuki sonuç doğurmaz. Davalı kiralananı 03.03.2002 tarihinde tahliye ettiğini savunmuş, davacı ise buna karşı çıkarak anahtarın teslim edilmediğini, yasal bir teslim yapılmadığını iddia ederek taşınmazın 05.02.2003 tarihinde teslim alındığını ileri sürmüştür. Davalı teslimi kanıtlayamadığına göre davacının beyanına itibar etmek gerekir.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar davacı-davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kira bedellerinin ve apartman aidat bedellerinin ödenmemesi sebebiyle başlatılan icra takiplerine yapılan itirazların iptali isteğine ilişkindir. Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiş, hüküm her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının temyiz itirazına gelince; taraflar arasında düzenlenen ve hükme dayanak yapılan 05.02.1996 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık kiralananın boşaltıldığı tarih ile talep edilen kira miktarına ilişkindir. Davalı her ne kadar 01.03.2002 tarihinde gönderdiği ihtarname ile akdi yenilemeyeceğini ileri sürmüş ise de bu ihtarı keşide eden davalı değil, HCI Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti.’dir. Bir an için ihtarın davalı tarafından keşide edilmiş olduğu kabul edilse dahi sözleşme yenilendikten sonra keşide edildiğinden hukuki sonuç doğurmaz. Davalı kiralananı 03.03.2002 tarihinde tahliye ettiğini savunmuş, davacı ise buna karşı çıkarak anahtarın teslim edilmediğini, yasal bir teslim yapılmadığını iddia ederek taşınmazın 05.02.2003 tarihinde teslim alındığını ileri sürmüştür. Davalı teslimi kanıtlayamadığına göre davacının beyanına itibar etmek gerekir. Kira parasının belirlenmesine ilişkin hususa gelince, 05.02.2001 tarihinde başlayan dönem aylık kira bedelinin 300.000.000.-TL ( 300.-YTL ) olduğu hususunda bir uyuşmazlık yoktur. Dosyaya ibraz edilen ve hükme dayanak yapılan 05.02.1996 başlangıç tarihli, bir yıl süreli kira sözleşmesinin 5. maddesinin son cümlesinde yıllık kira artışının %65 olacağı kararlaştırılmıştır. Taraflar bu artış şartına sözleşme kurulduğundan beri itirazda bulunmadıkları gibi yargılamada da karşı çıkmamışlardır. O halde dava dilekçesindeki talep konusu kira dönemi için kira bedeli, bir önceki dönem kirası olan 300.000.000.-TL’ya ( 300 YTL ) %65 oranında yapılacak artışla bulunacak rakam olmalıdır. Ne var ki davacı bu artış şartından ayrılarak son dönem aylık kira bedelinin bu miktardan daha az olan 400.000.000.-TL ( 400 YTL ) olduğunu kabul etmiştir. Talepten fazlaya hükmedilemeyeceğine göre son dönem aylık kira bedelinin 400.000.000.-TL ( 400.-YTL ) olduğunun kabulü gerekir. Uyuşmazlığın bu esaslar dairesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene davacıya iadesine, 22.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/3374

K. 2004/12599

T. 23.9.2004

• İSTİRDAT TALEBİ ( Kiracının Kira Sözleşmesini Süresinden Önce Feshetmesi ve Anahtarı Notere Tevdi Etmesi ve Kira Akdinin Devam Ettiğini Söyleyen Kiralayanca Kira Bedellerinin İcra Vasıtasıyla Tahsili – Anahtarın Notere Tevdii Hususu Kiralayana Bildirilmişse Tebliğ Tarihinden İtibaren Ne Kadar Süre İçinde Aynı Koşullarla Kiraya Verilebileceği Araştırılarak Fazla Ödeme Varsa İstirdadı Gereği )

• KİRACININ KİRA SÖZLEŞMESİNİ SÜRESİNDEN ÖNCE FESHETMESİ VE ANAHTARI NOTERE TEVDİ ETMESİ ( Kiralayanın Fesihten Sonraki Aylara Ait Kira Bedellerini İcra Vasıtasıyla Tahsili – Kiracının İstirdat Talebi )

• ANAHTARI NOTERE TEVDİ EDEREK KİRA AKDİNİ SÜRESİNDEN ÖNCE FESHEDEN KİRACI ( Kiralayanın Taşınmazı Yeniden Aynı Koşullarla Kiraya Verebileceği Süre İçin Kira Bedeli Ödeme Yükümlülüğü – İcra Vasıtasıyla Tahsil Edilen Kira Bedellerinin İstirdadı Talebinde Kiracının Sorumlu Olduğu Miktar Tesbit Edilerek Varsa Fazla Ödemelerin İstirdadına Karar Verilmesi Gereği )

818/m.44,98

1086/m.87

ÖZET : Davacı kiracı 9.7.2001 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini 29.7.2001 tarihi itibariyle feshettiğini ve mecuru 29.7.2001 tarihi itibariyle tahliye ve teslim edeceğini bildirmiş, davalı ihtara verdiği cevapta tek taraflı feshi kabul etmediğini bildirmiştir. Ardından davacı 17.8.2001 tarihli düzenleme şeklinde emanet tutanağı ile anahtarı notere teslim etmiştir. Mahkemece emanet tutanağının davalıya tebliğ edilip edilmediği üzerinde durulmamıştır. Davacı, 11.12.2001 tarihinde mahkemeye müracaatla mecurun hali hazırda boş olup olmadığının tespiti ile, anahtarların teslimi hususunda tevdi mahalli tayinine karar verilmesini istemiş, ancak mahkemece taşınmazın boş olduğu tespit edilmesine rağmen, tevdi mahalline ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının keşide ettiği ihtarlar, davalının kira bedelinin ödetilmesi için giriştiği icra takibine karşı davalının itirazı sonucu itirazın kaldırılması davalarında, davacının taşınmazı 27.8.2001 tarihinde boşaltarak anahtarı notere teslim ettiğine ilişkin İcra Tetkik Merciindeki savunmaları karşısında, davalı kiralayanın taşınmazın anahtarının kendisine teslim edilmediğinden bahisle, kira akdinin devam ettiği iddiası, MK’nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olup, kanun bunu himaye etmez.
O nedenle mahkemece yapılacak iş; taşınmazın anahtarının notere teslim edildiğine ilişkin tutanak davalıya tebliğ edilmiş ise bu tarihten, tebliğ edilmemiş ise 11.12.2001 tarihinden itibaren mecurun, taraflar arasındaki kira sözleşmesindeki koşullarla ne kadar süre içerisinde kiraya verilebileceği, bu konuda uzman bilirkişi marifetiyle öncelikle saptanmalı ve saptanacak bu kira bedelinden, davacı kiracının sorumlu olduğu kabul edilerek, fazla ödenen kira bedeli varsa, istirdadına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı şirket, davalıya ait taşınmazda 1.11.1999 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile aylık 7500 Dolar kira bedeli ile kiracıyken, ortaya çıkan ekonomik kriz nedeni ile kira sözleşmesini 29.7.2001 tarihi itibariyle feshettiğine ilişkin 12.7.2001 tarihli ihtarnameyi davalıya keşide ettiğini, davalının anahtarı teslim almaktan kaçındığını, bu nedenle anahtarın notere teslim edildiğini, davalının ise Ağustos ayı kira bedelinin tahsili için icra takibinde bulunarak ardından itirazın kaldırılması davası açtığını, İcra Tetkik Merciince itirazın kaldırılması kararının kesinleştiğini, davalının yine kötüniyetli olarak takip eden her ay kira bedellerinin ödetilmesi için icra takiplerine devam ettiğini, vaki itirazı üzerine itirazın kaldırılması yoluna gittiğini, sınırlı yetkili mercide, feshin sebepleri incelenmeden itirazın kaldırılmasına karar verildiğini ve icra takipleri sonunda, tahliyeden sonraki Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık 1999 ve Ocak, Şubat, Mart 2000 ayları kira bedelini 116.966.927.942 TL olarak ödemek zorunda kaldığını, ayrıca 2002 Nisan ayı dahil Ekim ayına kadar 6 aylık kira bedelinin ödetilmesi için de hakkında girişilen takibin devam etmekte olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, davalıya haksız olarak ödenen 116.966.927.942 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdadını ve gelecek 19 ay kira bedeli olan 142.800 Dolar için ödeme tehdidi altında bulunan şirketin kira borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir, davacı 25.9.2003 tarihinde verdiği ıslah dilekçesi ile de 2002 Nisan ve Eylül arası kira bedelini icra tehdidi altında ödediğini ileri sürerek, 133.303.000.000 TL’nin faizi ile birlikte istirdadını istemiştir.
Davalı, taşınmazın anahtarının kendisine teslim edilmediğini, tek taraflı olarak sözleşmenin feshinin yasal olmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Taraflar arasında kurulduğu anlaşılan 1.11.1999 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesinin, davacı tarafından tek taraflı ve haksız olarak feshedildiği uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda kural olarak kiracı, kira süresinin sonuna kadar gerçekleşecek kira parasından, sorumludur. Ne var ki davalı kiralayanın da, kiralananı yeniden kiraya verebilme gayreti içine girmesi ve böylece zararın artmasını önlemesi BK. 98. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 44. maddesi hükmü gereğidir. Şu halde davacı, kiracının kira bedelinden sorumluluğu, kiralananın tahliye edildiği tarihten itibaren, aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği güne kadar gerçekleşecek kira parasından ibarettir.
Davacı kiracı 9.7.2001 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini 29.7.2001 tarihi itibariyle feshettiğini ve mecuru 29.7.2001 tarihi itibariyle tahliye ve teslim edeceğini bildirmiş, davalı ihtara verdiği cevapta tek taraflı feshi kabul etmediğini bildirmiştir. Ardından davacı 17.8.2001 tarihli düzenleme şeklinde emanet tutanağı ile anahtarı notere teslim etmiştir. Mahkemece emanet tutanağının davalıya tebliğ edilip edilmediği üzerinde durulmamıştır. Davacı, 11.12.2001 tarihinde mahkemeye müracaatla mecurun hali hazırda boş olup olmadığının tespiti ile, anahtarların teslimi hususunda tevdi mahalli tayinine karar verilmesini istemiş, ancak mahkemece taşınmazın boş olduğu tespit edilmesine rağmen, tevdi mahalline ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının keşide ettiği ihtarlar, davalının kira bedelinin ödetilmesi için giriştiği icra takibine karşı davalının itirazı sonucu itirazın kaldırılması davalarında, davacının taşınmazı 27.8.2001 tarihinde boşaltarak anahtarı notere teslim ettiğine ilişkin İcra Tetkik Merciindeki savunmaları karşısında, davalı kiralayanın taşınmazın anahtarının kendisine teslim edilmediğinden bahisle, kira akdinin devam ettiği iddiası, MK’nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasıdır. Kanun buna himaye etmez.
O nedenle Dairemizin sapma göstermeyen ve kararlılık kazanan uygulamaları doğrultusunda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın anahtarının notere teslim edildiğine ilişkin tutanak, davalıya tebliğ edilmiş ise, bu tarihten, tebliğ edilmemiş ise 11.12.2001 tarihinden itibaren mecurun, taraflar arasındaki kira sözleşmesindeki koşullarla ne kadar süre içerisinde kiraya verilebileceği bu konuda uzman bilirkişi marifetiyle öncelikle saptanmalı ve saptanacak bu kira bedelinden, davacı kiracının sorumlu olduğu kabul edilerek, fazla ödenen kira bedeli varsa, istirdadına karar verilmelidir. Mahkemece aksine yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Anayasa Mahkemesinin 20.7.1999 gün ve 1/33 sayılı kararı ile HUMK’nın 87. maddesinin son cümlesi “”müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyid edemez”” hükmü iptal edilmiştir. Bu nedenledir ki; davacı dava dilekçesinde gösterdiği müddeabihi ıslah yolu ile artırabileceği gibi, kısmi dava açan davacı, alacağının saklı tuttuğu bölümünü sonradan aynı davada ıslah yolu ile talep edebilir. Bu itibarla, davacının ıslah talebinin kabulü gerekirken, reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazının reddine, temyiz olunan kararın 2. ve 3. bentte açıklanan nedenle davacı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 23.9.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/5249

K. 2003/9236

T. 4.7.2003

• KİRA İLİŞKİSİNDE ANAHTAR TESLİMİ ( Hukuki Bir İşlem Olup Yasal Delillerle Kanıtlanması Gereği – Maddi Bir Olgu Olmadığından Tanıkla Kanıtlanamayacağı )

• KİRA SÖZLEŞMESİNDE İSPAT ( Anahtar Teslimi Hukuki Bir İşlem Olup Yasal Delillerle Kanıtlanması Gereği – Maddi Bir Olgu Olmadığından Anahtar Teslimi Tanıkla Kanıtlanamayacağı )

• TANIK ( Kira Sözleşmesinde Anahtar Teslimi Hukuki Bir İşlem Olup Yasal Delillerle Kanıtlanması Gereği – Maddi Bir Olgu Olmadığından Tanıkla Kanıtlanamayacağı )

818/m.248,249

ÖZET : Kira sözleşmesinde anahtar teslimi hukuki bir işlem olup yasal delillerle kanıtlanmalıdır. Başka bir deyişle maddi bir olgu olmayan anahtar teslimi tanıkla kanıtlanamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:
KARAR : Davacı, 15.11.1999 tarihli sözleşme ile kiracı olup, 1000 Dolar depozito verdiğini, mecuru 31. 12.2000 tarihinde boşaltacağına dair davalı kiralayana 22.12.2000 tarihli ihtar çektiğini ve mecuru boş ve hasarsız olarak 31.12.2000 tarihinde boşaltarak, anahtarı davalının gelinine bıraktığını, davalının depozitonun iadesi için başlatılan icra takibine itiraz ettiğini ve Ocak 2001 ve devamı aylar kiraları için de icra takibinde bulunduğunu ileri sürerek, depozitin iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptalini ve davalının kira paralarının tahsili için başlattığı icra takibi sebebiyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı, kira sözleşmesinin tek taraflı feshinin mümkün olmadığını; süresinde feshi ihbarda bulunmadığını, kaldı ki anahtarın da kendisine teslim edilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, tanık beyanlarına göre mecurun anahtarının davalının gelinine teslim edildiğinin kabulü ile mecurun 3 ayda yeniden kiraya verilebileceğinden depozitonun tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ve davalının kira paralarının tahsili için başlattığı icra takibi sebebiyle davacı kiracının 3 aylık kira bedeli olan 656.250.000 TL. Dan borçlu olduğuna karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, davalıya ait mecurda 15.11.1999 tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu, sözleşmenin 1 yıl sonra yasal süresinde feshedilmediği için yenilenmiş olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı, anahtarı teslim ettiğini ileri sürmüş ise de bu iddiasını yasal delillerle ispatlayamamıştır.
Anahtar teslimi hukuki bir olgu olup, yasal delillerle ispatlanmalıdır. Maddi bir olgu olmadığından anahtar teslimi tanıkla ispatlanamaz. Bu halde, kiracılık ilişkisi devam ettiğine göre davalı kiralayan depozitoyu elinde tutabilir ve anahtar teslimine kadar geçen aylar kirasını isteyebilir. Açıklanan nedenlerle davacının açmış olduğu her iki davanın da reddine karar vermek gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.07.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/3112

K. 2003/6086

T. 15.5.2003

• TAZMİNAT DAVASI ( Kira Sözleşmesi – Kiralananın Hor Kullanımı )

• KİRALANANIN HOR KULLANILMASI ( Doğan Zararın Tazmini – Kiralananın Teslimi )

• KİRALANANIN TESLİMİ ( İyi Halde Tesellüm Etmiş Olduğunun Asıl Olduğu )

• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Kira Sözleşmesi – Hasarlardan Hangilerinin Hor Kullanmadan Doğduğunun Tespiti )

818/m. 266

ÖZET : Mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak delil tesbiti raporundaki hasarlardan hangilerinin hor kullanmadan, hangilerinin normal kullanmadan oluştuğu saptanıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, 1.10.1992 tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olan davacının mecuru tahliye ettiğini, ancak mecurda hor kullanmadan doğan hasarlar oluştuğunu, bu konuda delil tesbiti yaptırdığını belirterek 2.000.000.000 TL hasar bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, delil tesbitinde alınan raporu kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 1.800.000.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık mecurun hor kullanılmasından doğan zarar tazmini talebinden kaynaklanmaktadır. BK. 266. maddesi “Kiracı, kiralananı ne halde tesellüm etmiş ise kiranın hitamında o halde ve mahalli ödete tevfikan geri vermekle mükelleftir. Kiracı akit mucibince etmiş olduğu intifa sebebiyle husule gelen eksiklik yahut değişiklikten mesul değildir. Kiracının kiralananı iyi bir halde tesellüm etmiş olduğu asildir” düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda, davacı kiralayan kiracının normal kullanımından meydana gelen hasarlardan dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz. Ancak normal kullanım dışında hor kullanmadan doğan hasar bedelini isteyebilir.
Davacının yaptırdığı delil tesbiti sonucu alınan bilirkişi raporuna, davalının itiraz etmesi nedeniyle mahkemece keşif ve bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, ancak dava konusu mecurun anahtarları olmadığından delil tesbiti raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Ne varki hükme esas alınan bilirkişi raporunda oluşan hasarların hangilerinin hor kullanmadan, hangilerinin normal kullanımdan doğduğu konusunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak delil tesbiti raporundaki hasarlardan hangilerinin hor kullanmadan, hangilerinin normal kullanmadan oluştuğu saptanıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenle davalı lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.