2 Kasım

TUTUKLULUK NEDENİYLE FESİH

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2009/12385
Karar No. 2011/12782
Tarihi: 02.05.2011
TUTUKLULUK NEDENİYLE FESİH
TUTUKLULUK NEDENİYLE FESİH HAKKININ
BİLDİRİM SÜRELERİNİN SONUNDA
DOĞACAĞI
ARTIRILMIŞ BİLDİRİM SÜRELERİNİN DİKKATE ALINMASININ GEREKMESİ
ÜCRETİN ÇALIŞMA KARŞILIĞI OLMASI
ÖZETİ: 4857 sayılı İş Kanununda işverenin derhal fesih hallerinin düzenlendiği 25. maddeye IV. bent
eklenmek suretiyle iĢçinin gözaltına alınması veya tutuklanması durumu özel olarak ele alınmıştır. Konu
1475 sayılı İş Kanunu döneminde anılan yasanın 17/111 maddesi kapsamında zorlayıcı neden sayılmakta ve bir
haftadan sonra işveren derhal fesih hakkı doğmaktaydı. 4857 sayılı Kanunun 25/IV maddesinde
ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işveren fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin
bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim
önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez.
Bildirim önellerinin sözleşme hükmü ile arttırılmış olması halinde, 4857 sayılı İş Kanununun 25/IV
maddesi uygulaması yönünden arttırılmış sürelerin dikkate alınması gerekir. Başka bir anlatımla işveren
derhal fesih hakkı ancak, tutukluluk süresinin arttırılmış ihbar önellerini aşması halinde ortaya çıkar.
4857 sayılı İş Kanununun 40. maddesinde, işçinin 25/IV. bendi kapsamında çalışılamayan süre için ücret
ödenmesine dair bir kurala yer verilmemiştir. Bu halde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması sebebiyle
çalışamadığı süre için ücret talep hakkı yoktur

DAVA: Davacı, kıdem tazminatı, izin alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Ş.Çil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı işçi işyeri ile ilgilisi olmayan bir suç sebebiyle tutuklanması üzerine iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile
yıllık izin ücreti isteklerinde bulunmuştur.Davalı işveren toplu iş sözleşmesinin 36. maddesi uyarınca 30 günü aşan tutukluluk sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının reşit olmayan mağdureyi zorla alıkoymak ve ırzına geçmek, gasp ve tehdit suçlarından tutuklanması sebebiyle işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiği gerekçesiyle kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmiş izin ücreti talebi kabul edilmiştir.
Karan yasal süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları
yerinde değildir.
2.işçinin iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin IV. bendinde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın aynı yasanın 17. maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda işverenin derhal fesih hakkının olduğu
hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanununda işverenin derhal fesih hallerinin düzenlendiği 25. maddeye IV. bent eklenmek suretiyle işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması durumu özel olarak ele alınmıştır. Konu 1475 sayılı İş Kanunu döneminde anılan yasanın 17/111 maddesi kapsamında zorlayıcı neden sayılmakta ve bir haftadan sonra işverenin derhal fesih hakkı doğmaktaydı. 4857 sayılı Kanunun 25/IV maddesinde ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez. Bildirim önellerinin sözleşme hükmü ile arttırılmış olması halinde, 4857 sayılı İş Kanununun 25/IV maddesi uygulaması yönünden arttırılmış sürelerin dikkate alınması gerekir. Başka bir anlatımla işverenin derhal fesih hakkı ancak, tutukluluk
süresinin arttırılmış ihbar önellerini aşması halinde ortaya çıkar.4857 sayılı İş Kanununun 40. maddesinde, işçinin 25/IV. bendi kapsamında çalışılamayan süre için ücret ödenmesine dair bir kurala yer verilmemiştir. Bu halde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması sebebiyle çalışamadığı süre için ücret talep hakkı yoktur.İş Kanunun 25/ IV bendine uyan fesihlerin geçerli nedene dayandığı açıktır.şu halde göre geçerli fesih imkânı bildirim süresinin aşılması halinde ortaya çıkar.İşçinin gözaltına kaldığı veya tutuklu olduğu sürenin ihbar önelini aşması
halinde 4857 sayılı İş Kanununun 25/IV maddesi uyarınca fesheden işverenin bildirim şartına uyma, ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamakla birlikte, kıdem tazminatı ödemesi gerekir.
Somut olayda davacının iş sözleşmesi işyeri dışında işlenen suçlar sebebiyle 30 günü aşan süreyle tutuklu kalması üzerine işverence toplu iş sözleşmesinin 36. maddesine göre feshedilmiştir. Sözü edilen hükümde tutukluluk süresinin 30 günü aşması halinde iş sözleşmesinin münfesih sayılacağı hükme bağlanmıştır. İşyeri ile ilgisi olmayan ve işyeri dışında işlenen suçlardan dolayı tutuklulukta geçen süreye bağlı olarak gerçekleştirilen fesih 4857 sayılı İş Kanununun 25/IV. maddesine uygun olup 1475 sayılı yasanın 1. bendi uyarınca davacı işçi kıdem tazminatına hak
kazanır. Mahkemece isteğin kabulü gerekirken yazılı şekilde talebin reddi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

2 Kasım

Gözaltına alınma ve tutuklamada iş akdinin haklı veya geçerli nedenlerle feshi

  
4857 sayılı İş Kanunun , m.25/IV. bentte yer alan, işçinin gözaltına alınma ve tutuklanma nedeniyle işe devamsızlığı, işveren uygulamasında haklı fesih nedeni oluşturmaktadır. Bu hüküm uyarınca işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması haklı fesih nedenidir. Sözkonusu m.25 hükümleri, belirsiz süreli ve belirli süreli iş sözleşmelerine de uygulanmaktadır. Bu nedenle çalışma, ister belirsiz ister belirli süreli iş sözleşmesiyle düzenlenmiş olsun, İş Kanunu madde 25/IV’teki bu hükme göre, iş sözleşmeleri, 4857 s. İş Kanunu madde 17 hükmünde belirlenen ihbar sürelerine göre,işçinin tutuklandığı günden itibaren 14, 28, 42 ve 56 gün sonra sonra, feshedilebilecektir.Bu süreler, asgari olup bireysel ve toplu iş sözleşmeleriyle artırılabilmektedir. Bu durumda “işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması haklı fesih” sürelerin de aynı oranda arttığı şüphesizdir.

İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde ki devamsızlık sürelerinin, yukarıda belirtilen süreleri aşması halinde , işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı doğmaktadır. Feshe kadar geçecek sürelerde iş sözleşmesinin askıda olduğu kabul edilmektedir. Bu süreler ilerde kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmayacaktır.

İşverence, işçinin işyerindeki kıdem süresine göre değişen bu sürelerin bitiminden sonra iş sözleşmesi feshedilmezse, askı durumu devam edecektir. Ancak söz konusu askı süreleri dolduktan sonra da tutukluluk devam ettiği sürece sözleşme, işveren tarafından her zaman haklı olarak derhal feshedilebilir. İş Kanununun 26 ncı maddesinde, 24 ve 25. maddelerde gösterilen “ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz” hükmü işçinin gözaltına alınma ya da tutuklanma nedeniyle devamsızlığının 17. maddedeki bildirim sürelerini aşması halinde tanınmış olan haklı nedenle derhal feshetme hakkının, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallerin dışında olması nedeniyle, maddede öngörülen 6 iş günlük ya da 1 yıllık süreler uygulanmayacaktır.

Bu madde kapsamındaki fesihlerde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanmasına sebep suçun işyerinde veya işyeri dışında işlenmesinin önemi yoktur. Daha sonra işçinin bu suçtan beraat yoluyla kurtulması da mümkündür, ama feshe engel olamaz.

Ancak işçinin gözaltına alınması veya tutuklanmasına sebep suçun işyerinde işlenmesi suç nedeniyle yedi günden fazla hapisle cezalandırılmış ve cezasının da ertelenmemiş olması halinde , artık işverenin yukarıda bahsi geçen süreleri beklemeden, bildirimsiz ve 4857 sayılı yasının 25/II maddesi gereği haklı gerekçelerle fesih hakkı bulunduğu tartışmasızdır.
İşçinin gözaltında veya tutuklandığı askı döneminde işçinin sigortalılığı sona erdirilmeyecek, ücret bordrosundan, eksik gün bildiriminden ve aylık prim ve hizmet belgesinden çıkarılmayacak, ancak sıfır (0) primle bildirim ve tahakkuklara devam edilecektir.

Ancak İş Kanunu madde25/IV uyarınca yapılacak fesihlerin aynı yasanın 25/II maddesi gereği yapılacak fesihlerden ayrık olduğu unutulmamalıdır. 1475 sayılı Kanunun yürürlükte olan ve kıdem tazminatını düzenleyen 14 üncü maddesine göre, işçilerin hizmet akitleri, işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında feshedilirse, işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenecektir. Bu kapsamdaki bir işçi asgari bir yıllık kıdeme sahip ise kıdem tazminatına hak kazanacaktır.Yargıtay kararları da bu yönde olup işyeri ile ilgisi bulunmayan bir suçtan tutuklanması nedeniyle iş sözleşmesi feshedilen işçinin bir yıldan fazla çalışmasının olması halinde, işçi kıdem tazminatına hak kazanacağı vurgulanmuştur. Ancak işçinin gözaltında olduğu ya da tutuklandığı süre boyunca iş akdi askıda olduğu için bu süreler kıdeme, kıdem tazminatında dikkate alınan sürelere dahil edilmeyecektir.

İşveren tarafından hizmet akdi gözaltın alınma ya da tutuklanma nedeniyle sona erdirildiğinde zaten 25/IV maddesi gereği ihbar süreleri beklendiği için ayrıca işçiye ihbar tazminatı ödenmemektedir. İşçinin tutuklanması bir zorunluluğun sonucu olması nedeniyle tarafların birbirlerine ihbar tazminatı ödemesi söz konusu değildir
İş kanunu 25/IV madde kapsamında yapılacak fesihlerde kıdem tazminatı şartlarını taşıyorsa işçinin iş akdi tazminatlı olarak feshedilecek süreç sonunda sigortalı işten çıkışı yapılacak,10 gün içerisinde işten ayrılma bildirim işlemi yapılacaktır. SGK’ya yapılacak bildirimde ise çıkış kodu olarak ; “(27) İşveren tarafından zorunlu nedenlerle ve tutukluluk nedeniyle fesih” kodu olarak işaretlenecektir.

İş Kanunu 25/IV’ün uygulanabilmesi için işçinin gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olan olayın işyerinde veya işyeri dışında gerçekleşmesi, işçinin kusurlu veya kusursuz ya da mahkûm olup olmaması önem taşımamaktadır. Bu bent hükmüne göre, fesih hakkının doğumu için, gözaltına alınma veya tutuklanma halinde devamsızlığın bildirim süresini aşmış olmasını kanun yeterli bulduğundan, işçinin gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olan olayın işyerinde veya işyeri dışında meydana gelmesi; gözaltına alınma veya tutuklamanın haklı veya haksız olması,işçinin mahkûmiyeti ile sonuçlanıp sonuçlanmaması önem taşımamaktadır. Hatta anılan eylemden dolayı yargılamanın devam ediyor bulunması da fesih hakkının doğumuna engel olmamaktadır. Ancak, bu tutukluluk ya da gözaltı yüzünden işçinin asgari belli bir süre işe devam etmemiş bulunması da şarttır. Böylece tutukluluk veya gözaltı yüzünden kısa süreli devamsızlığın fesih hakkı vermesi engellenmiştir.

İş Kanununun 25 inci maddesinin IV üncü bendi gereği işçinin göz altına alınması veya tutuklanması için belirtilen asgari süreler haklı fesih için aranan şartlardır. Bu süreler dolduktan sonra işverence yapılacak fesihler geçerli fesih, bu süreler dolmadan yapılacak fesihlerin ise geçerli fesih sayılmayacağı ve işçi tarafından dava açılması halinde işe iade sonucunu doğuracağı kabul edilmektedir.

İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebeplerin işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde, fesih için geçerli sebep olabileceği, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığının kabul edileceği, işçinin tutukluluk süresi yasal bildirim süresi kadar olmasa bile, süre bakımından iki gün üst üste gelmemenin işin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyeceğinden, fesih için geçerli sebep bulunduğunun kabul edileceği, şeklinde Yargıtay’ın birden çok kararı vardır

Yargıtay, Devlet Aleyhine İşlenen Suçlar bakımından bir ayrıma gitmiştir. Bu yaklaşıma göre, işyeri dışında işlenmiş olsa dahi Devlet aleyhine işlenen suç sebebiyle devamsızlık haklı fesih sebebidir. Ceza davasının sonuçlanmasını bekletici mesele sayarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirİşçinin kaçması ve hakında verilen tutuklama kararının uygulanamaması durumunda da gıyaben tutuklanma nedeni ile devamsızlık yapılması ile doğrudan tutuklanarak cezaevinde bulunulması nedeni ile devamsızlık yapılması arasında bir fark gözetilmemektedir.

Öte yandan gözaltına alınma ya da tutuklanma kararına karşı işçinin firarda olması halinde, iş kanunun 25/II-g fıkrası gereğince iş sözleşmesinin derhal feshi sonucunu doğuracağı, zira firar eyleminin yasa dışı bir eylem olduğu ve yasaca korunamayacağına dair görüşlerde bulunmaktadır.

Sonuç olarak , 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25-IV. bendi gereğince işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması halinde işverenin iş sözleşmesini haklı bir nedenle derhal feshedebilecektir.Bu süreler, asgari olup bireysel ve toplu iş sözleşmeleriyle artırılabilecektir.Ancak işçi açısından şartları varsa ihbar tazminatı değil ancak kıdem tazminatının ödenmesi gerekmektedir.Bu madde kapsamındaki fesihlerde işçinin yargılanıp kesin biçimde mahkum olması yahut beraat etmesinin , yargılamanın devam ediyor olmasının, eylemin işyerinde yahut işyeri dışında işlenmiş olup olmaması da sonucu değiştirmeyecektir.Tutuklulukta ya da gözaltına alınma döneminde geçen sürelerde iş akdi askıda olup, yasada belirtilen ihbar öneli süresi geçtikten sonra, iş sözleşmesi haklı nedenle feshedebilecektir. Bu süre geçtikten sonra yapılacak fesihlerde 6 iş günü içinde fesih şartına gerek bulunmamaktadır.(*) (**)

Av.Muhamet Özer

(*)Tahsin Sınav
(**) Lebib Yalkın